Hayvancılık ne durumda diye sorulunca bu konunun mağduru durumundaki Trakyalı "sen önce mera nerde onu sor" deme noktasına geldi. Tabii iş sadece merayla olacak değil, ama o da işin önemli bir parçası.

Alalım Çorlu'yu... Bir zamanlar Trakya'da hayvancılık, tarım ve süt ürünleri en önemli uğraş alanlarıydı. Arazi verimli, tarım ürünleri bol, mera var, hem kesim amaçlı hem süt ürünleri için besicilik yaygındı.
  
Gün geldi hem tarım hem hayvancılık gerileme dönemine girdi.
Oysa tarım ve hayvancılığın daha verimli hale gelmesi için ortam uygundu. Her iki alandaki çalışmaların da gelişmesi doğal olmalıydı.

Ne var ki sanayi hamlesiyle atılan yanlış adımlar uygun ortamı günbegün kötüleştirdi. Toprağın, havanın ve suyun öz niteliklerini kaybetmesi sonucu ortaya çıkan toplam çevre kirliliği, hem tarımı hem hayvancılığı vurdu.

Bugün içinden çıkılmaz bir durum yaşanıyor. Ergene'nin ıslahı amacıyla atılan adımların nasıl sonuç vereceğini, "böyle olacak" diye gösterilen hedefleri ne ölçüde tutturacağını zamanla göreceğiz.
Bu çabalarla çevreye yönelik hoyrat kullanımın izleri bir ölçüde silinebilecek olsa bile nasıl bu hale geldi bu gidişe niçin dur denilemedi soruları hep yanıtsız kalacak. Trakyalı, bilimin yol göstericiliğini hessedemedi.

Oysa; üniversite var mı? Var.
Ziraat Fakültesi var mı? Var.
Ziraat ve hayvancılık yok edilirken bu kurumların sesi çıkmaz mı? Bu kurumların hiç mi gücü yok?

Sorularımıza kendimiz yanıt verelim; ne yazık ki yok. Toprağın, suyun doğru ve verimli kullanımında çağdaş değerleri geçerli kılacak bilgileri toplumla paylaştılar mı? Bilim insanları yol gösterici oldular mı?

Bırakın yol gösterici olmayı, daha çok tahrip edecek adımlar atılırken destek olduklarını görüyoruz.

Şu termik santrallar yapılacak olsa elde kalan tarım alanlarının - denildiğine göre- yüzde 17'lik bir bölümü daha kullanım dışı kalacak.
Üniversitemiz ise çevreyi, toprağı, tarımı savunacağına termik santral fikrine "bilimsel (!) destek" vermek için yapılan toplantılara ev sahipliği yapıyor.
Kime kulluk ediyorsunuz Allah aşkına?
Yazık günah değil mi?